GED NEDEN KURULDU ?
Gelişmiş, belli bir refah düzeyini yakalamış tüm ülkeler
makroekonomik sıkıntılarını girişimci kaynağını zenginleştirerek çözdü. Doğal kaynağın,
sanayinin, ticaretin, teknolojinin yeterli gelişmeyi sağlayamadığını gören ülkeler dünyanın en
kıymetli hazinesine, insan kaynağına yani girişimciliğe yöneldi. Dünyada ülkelerin ve kentlerin
zenginliği başarılı şirket ve markalarıyla ölçülüyor.
40 yıl önce, ABD ve
İngiltere gayri safi millî hâsılalarını büyütecek modelin girişimciliği geliştirmekten geçtiğini
keşfetti. Ronald Reagan’ın ‘Reagonomics’ adlı iktisat politikası, girişimcilik ve inovasyon
merkezliydi. Yine, Margaret Thacther‘ın bütününe ‘Thatcherism’ adı verilen
iktisadî politikası da 1975’te İngiltere’deki girişimciliğe yeni bir ufuk kazandırmıştı.
Almanya da girişimciliği merkezine koyan ülkelerden biri oldu. Bugün Almanya’yla nüfusumuz
hemen hemen aynı. Almanya’da iş hayatındaki nüfus 40 milyon; bizde 20 milyon. Demek ki önümüzde
iş hayatına adapte etmemiz gereken 20 milyon kişi daha var.
Her yıl üniversitelerimiz 700 bin
mezun veriyor. Girişimciliği deneyenlerin sayısı en fazla 4 bin. Onların da yarısı başarılı olamıyor. Geri kalan
696 bin kişi, maaşlı bir işin peşinde. Aralarında mühendisler var. 25 yıl boyunca ortalama 3 bin lira maaş
alacaklarını biliyorlar. Emekliliğe kadar kredi kartlarıyla, aile bütçe dengesiyle
uğraşacaklar.
Elbette 700 binin yarısı girişimci olsun istenmiyor. 100 binini girişimci yapabilsek, Türkiye
ekonomisinin rengi değişir, daha az makroekonomik sorun yaşarız. Çünkü Türkiye’de
neredeyse her alanda yeniliğe, katma değeri yüksek ürün ve hizmete, ithal edilen ürünlerin
yerlileştirilmesine, kilogram bedeli yüksek ihracata gereksinim duyuluyor. 2023 yılı için hedef
belirleyen Türkiye’nin bu hedefine yaklaşabilmesi için daha çok iş fikrine, yeniliğe,
markaya, katma değeri yüksek üretime ihtiyacı var. Bunu ortaya çıkaracak enerji kaynağının da
insan, yani girişimci olduğu biliniyor.
Türkiye’de ekonomiyi yönetenler de bu gerçeğin
farkına vardı. İyi niyetli girişimler var. Bir taraftan liselerde seçmeli de olsa girişimcilik dersleri,
diğer yandan girişimci olunması yönünde azalan bürokrasi, KOSGEB aracılığıyla verilen eğitimler,
finansal destekler girişimciliğin ülkemizde yaygınlaşması için atılan önemli adımlar oldu.
Ancak,
bu adımlarla birlikte ülkemizin bir girişimcilik iklimine ve bu alanda sürdürülebilir bir
sisteme ihtiyacı var. İş fikri olan girişimciyi donatmak, kuluçka merkezi sağlamak, mentör
belirlemek, melek yatırımcı bulmak ve işini geliştirirken yararlanacağı kurumlar arasına köprü olacak
bir mekanizmanın işletilmesi gerekiyor. Kurduğumuz ‘Girişimcilik Ekosistemi Derneği (GED)’,
faaliyetleriyle bu sistemin işleticisi olma amacını taşıyor.
GED, aday girişimci havuzu, paydaş
kuruluşları, mentör ve melek yatırımcı ağları ile inovatif, katma değeri yüksek iş ve yeni markalara açılan
bir kapı aralıyor.
Sürdürülebilir girişimler ve etkin şirketler, sosyoekonomik
gelişmişliği ve daha yaşanabilir bir dünyayı beraberinde getirecek. GED’in katkı koyacağı ekosistem,
gelecek nesillere bırakılacak mirasın kıymetli bir parçası olacak. Bu yolda birlikte yürümeye
var mısınız?
ESRA ÖZDEN
BAŞKAN
esra@ged.org.tr